Malatya’nın Suskun Kalemleri: Bilip de Yazmayanlar, Namus Nerede?

Malatya’nın Suskun Kalemleri: Bilip de Yazmayanlar, Namus Nerede?
“Gazetecilik namus işidir ve bundan yoksun olanların yaptığı haberler iftirada sınır tanımaz!” Bu söz, mesleğimizin temel direğidir. Peki, ya namusunu bir kenara bırakıp, elindeki bilgi ve belgeleri kamuoyuyla paylaşmaktan imtina edenler? İşte asıl tehlike, asıl vebal burada başlar. Bugün Malatya’da, Büyükşehir Belediyesi ile ilgili önemli bilgilere, belgelere sahip olduğu fısıldanan ancak bunları gün yüzüne çıkarmayan bazı gazetecilerin varlığından söz ediliyorsa, durup düşünmek ve sorgulamak zorundayız.
Bir gazetecinin en temel görevi, halkın haber alma hakkını savunmak, doğruları araştırmak ve kamu yararını gözeterek bunları yayımlamaktır. Elinde somut veriler, iddiaları destekleyecek kanıtlar varken susmak, bu göreve ihanettir. Bu sessizlik, sadece o gazetecinin kendi vicdanını değil, tüm mesleğin itibarını yaralar. Malatya halkı, şeffaflık beklerken, doğruları öğrenmeyi umarken, bazı “kalemlerin” neden bu kadar ketum davrandığını merak ediyor, etmeli de.
Acaba hangi çıkar ilişkileri, hangi korkular, hangi pazarlıklar bu sessizliğin ardında gizli? Bir gazeteci, güç odaklarının baskısından mı çekinir? Yoksa kişisel menfaatleri, toplumsal sorumluluğunun önüne mi geçmiştir? Elindeki belgelerle birilerini “idare etmek”, gelecekteki olası “avantajlar” için bugünün doğrularını feda etmek, gazetecilik namusuna sığar mı? Unutulmamalıdır ki, bugün susturulan her gerçek, yarın daha büyük bir sorun yumağı olarak karşımıza çıkar.
Malatya Büyükşehir Belediyesi özelinde konuşacak olursak; eğer ortada gerçekten usulsüzlükler, yolsuzluklar veya kamu zararına işler olduğuna dair kanıtlar varsa ve bunlar bazı gazetecilerin çekmecelerinde bekletiliyorsa, bu durum sadece bir haberi yayımlamamak değil, aynı zamanda potansiyel bir suçun örtbas edilmesine de zemin hazırlamaktır. Bu vebal ağırdır.
Gazeteci, kimsenin maşası olamaz, olmamalıdır. Onun tek efendisi halktır ve hakikattir. Elindeki bilgiyi, belgeyi, korkusuzca, çekinmeden, “Acaba başıma ne gelir?” demeden yayımlamak, onun asli vazifesidir. Aksi takdirde, o koltukta oturmanın, o kimliği taşımanın ne anlamı kalır? Kamuoyunun aydınlatılması gereken bir konuda sessiz kalmayı tercih edenler, bilmelidirler ki tarih onları da yazacaktır; ama ne yazık ki, onurlu mücadeleleriyle değil, görevlerini yapmadıkları için.
Malatya’nın yiğit insanları, şeffaf bir yönetim, hesap verebilir bir belediyecilik anlayışı hak ediyor. Ve bu yolda, en büyük sorumluluklardan biri de korkusuz, ilkeli ve namuslu gazetecilere düşüyor. Elinde bilgi, belge olup da bunu saklayanlar, bir an önce kendilerine gelmeli, mesleklerinin onuruna sahip çıkmalı ve gerçekleri Malatya halkıyla paylaşmalıdır. Aksi halde, “Gazetecilik namus işidir” sözü, onların kulaklarında acı bir çığlık olarak yankılanmaya devam edecektir. Sessizlik, çoğu zaman suç ortaklığına giden yolun ilk adımıdır. Umarız Malatya’da bu yola sapan kalemler, vicdanlarının sesini duyup doğru olanı yaparlar.