Malatya’nın Çok Boyutlu Kriz Yönetimi ve Yönetim Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme

Malatya’nın Çok Boyutlu Kriz Yönetimi ve Yönetim Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme
Son yıllarda Malatya; kuraklık, zirai don, büyük depremler ve derinleşen ekonomik sıkıntılar gibi bir dizi krizin kesişim noktasında yer almaktadır. Şehrin bu zorlu süreçten geçişi, siyasi aktörlerin ve yerel yönetimlerin performansını, sorunlara yönelik yaklaşımlarını ve genel yönetim kapasitesini ön plana çıkarmaktadır. Malatya’nın gündemini meşgul eden temel sorunlar ve bunların idari ve siyasi yapılarla ilişkisi, aşağıdaki başlıklar altında incelenmektedir.
1. Tarım Sektöründe Kriz Yönetimi ve Bürokratik Engeller
Malatya ekonomisinin can damarı olan tarım, ciddi bir su ve yönetim krizi ile karşı karşıyadır.
-
Sulama Suyu Temininde Yetersizlik: Bölgenin en önemli su kaynaklarından olan Çat Barajı’ndaki doluluk oranının %7 gibi kritik bir seviyeye gerilemesi, tarımsal üretim için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum, üreticilerin temel sulama faaliyetlerini dahi gerçekleştirememesine yol açmıştır.
-
İdari Kararların Üretici Üzerindeki Etkisi: Devlet Su İşleri (DSİ) ve sulama birliklerinin aldığı kararlar, krizi derinleştiren faktörler olarak görülmektedir. Özellikle “sulama kayıt/izin belgesi” ve kota uygulamaları gibi şartlar, çiftçileri üretimden çekilme noktasına getirmiştir. Kotayı aşan üreticilere iki katı ücret tarifesi uygulanması planı, mevcut ekonomik baskıyı daha da artırmaktadır.
-
Bürokratik Süreçler ve Yüksek Maliyetler: Çiftçilerin yeraltı su kaynaklarına erişim için sondaj kuyusu açma süreçleri, DSİ tarafından getirilen yeni “su ihtiyaç belgesi” şartı ile daha da karmaşık hale gelmiştir. Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olmayı gerektiren bu belgenin temini, arazinin kiralık veya çok hissedarlı olması durumunda neredeyse imkânsızlaşmaktadır. 300 bin ile 1 milyon TL arasında değişen sondaj maliyetleri ve belgesiz işlem yapan sondaj firmalarına uygulanan 85 bin TL’ye varan cezalar, fiili bir engelleme mekanizması oluşturmuştur. Bu durum, DSİ’nin amacının çözüm üretmek mi yoksa süreci daha da zorlaştırmak mı olduğu yönünde eleştirilere neden olmaktadır.
2. Siyasi ve İdari Performansa Yönelik Eleştiriler
Şehirdeki genel kanı, seçilmiş ve atanmış yöneticilerin stratejik bir planlama ve koordinasyon eksikliği içinde olduğu yönündedir.
-
Liyakat ve Atama Politikaları: Sağlık müdürlükleri ve kamu hastaneleri gibi kurumlara yapılan atamalarda liyakat yerine siyasi aidiyetlerin önceliklendirildiği iddiaları, kamu hizmetlerinin kalitesine ve idari etkinliğe zarar verdiği şeklinde yorumlanmaktadır.
-
Muhalefetin Rolü ve Etkinliği: Ana muhalefet partisinin (CHP), halkın temel ekonomik sorunları gibi acil konulara odaklanmak yerine, miting kalabalıkları gibi sembolik başarılarla yetindiği eleştirisi yapılmaktadır. Muhalefetin, üreticilerin ve esnafın sorunlarına daha derinlemesine eğilmesi ve somut çözüm önerileri sunması beklenmektedir.
-
Yazıhan GES Projesi ve Kamu Vicdanı: Yazıhan ilçesinde verimli tarım arazileri üzerine Güneş Enerjisi Santrali (GES) kurulması projesi, çiftçilerin kitlesel protestolarına neden olmuştur. Valiliğin projeyi durdurma kararı geçici bir rahatlama sağlasa da, tapulu arazilere izinsiz girilerek ölçüm yapılması ve projenin “ÇED olumlu” raporunu hangi kriterlere göre aldığı gibi sorular, şeffaflık ve kamu yararı ilkelerinin zedelendiğine dair endişeleri artırmaktadır. Yenilenebilir enerji yatırımlarının, tarımsal bütünlüğü bozmayacak şekilde, verimsiz arazilere yönlendirilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
3. Sivil Toplum ve Meslek Odalarının Pasif Rolü
Kriz anlarında toplumsal sorunların çözümünde aktif rol alması beklenen sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarının performansı da eleştiri konusudur.
-
Ziraat Odaları: Çiftçilerin en temel temsil mekanizması olan Ziraat Odaları’nın, aidat toplamanın ötesinde üreticilerin haklarını savunmada ve sorunlarını çözmede yetersiz kaldığı yönünde yaygın bir görüş bulunmaktadır.
-
Koordinasyon Eksikliği: Kaysı Araştırma Geliştirme Tanıtma Vakfı gibi stratejik kurumların kriz dönemlerinde etkisiz kalması, şehirdeki genel koordinasyon eksikliğinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Siyasiler, yerel idareciler, STK’lar ve üreticiler arasında sinerji yaratacak bir iş birliği modelinin kurulamadığı görülmektedir.
4. Yeni Malatyaspor Örneğinde Hesap Verebilirlik Krizi
Yeni Malatyaspor kulübünde yaşanan mali ve idari çöküş, şehirdeki hesap verebilirlik ve şeffaflık sorunlarının en somut örneğini teşkil etmektedir.
-
Yolsuzluk İddiaları ve Hukuki Süreç: Kulübün eski yönetimine yönelik offshore hesaplar ve mali usulsüzlükler gibi son derece ciddi iddiaların varlığına rağmen, yargı mekanizmalarının harekete geçmemesi ve iddiaların merkezindeki isimlerin ifadeye dahi çağrılmaması, kamu vicdanında derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
-
Siyasi Koruma İddiaları: Bu durum, yolsuzluğun kanıksandığı ve cezasız kaldığı bir iklimin oluştuğuna işaret etmektedir. Eski yöneticinin “Ben yalnız değilim” şeklindeki ifadeleri, iddiaların siyasi uzantıları olabileceği ve bu nedenle hukuki sürecin engellendiği şüphelerini güçlendirmektedir.
Sonuç
Malatya’nın maruz kaldığı çok katmanlı krizler, yalnızca doğal afetler veya ekonomik zorluklardan ibaret değildir. Asıl sorun, bu krizleri yönetmesi gereken siyasi ve idari mekanizmalardaki planlama eksikliği, liyakatsizlik, koordinasyonsuzluk ve hesap verebilirlik açığı olarak ortaya çıkmaktadır. Şehrin yaşadığı bu durum, kaynaklarda “yönetim boşluğu” ve “stratejik vizyon eksikliği” olarak tanımlanmakta ve Malatya’nın geleceğine yönelik ciddi endişelere zemin hazırlamaktadır.