Malatya, “PR vekilliği” değil, “hesap veren temsil” istiyor

Malatya, “PR vekilliği” değil, “hesap veren temsil” istiyor

Malatya’nın “temsil krizi”: PR var, Meclis’te Malatya yok

Malatya, 6 Şubat depremlerinin ardından yalnızca fiziki bir yıkım değil; gelir kaybı, göç baskısı, üretim daralması ve sosyal kırılganlık üreten bir sürece sürüklendi. Şehrin bu tabloya rağmen, TBMM’de iktidar kanadından beklenen ölçekte ve süreklilikte “sorun taşıma” refleksi gösterememesi, sahada fotoğraf ve protokol trafiğiyle yürüyen bir siyasetin “halkın vekili” manşetlerine mahkûm kaldığını gösteriyor.

1) Meclis tutanağı konuşur: Malatya adına ses sınırlı, ısrar zayıf

Aralık 2025 bütçe sürecinde Malatya adına konuşmaların öne çıktığı isimler, tutanaklarda net biçimde görülüyor. Örneğin CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve MHP Malatya Milletvekili Mehmet Celal Fendoğlu isimleri Genel Kurul bütçe görüşmelerinde açık biçimde yer alıyor.
Bu veri tek başına bile şunu söylüyor: Malatya’nın deprem sonrası “birinci öncelik” gündemi, iktidar blokunun toplam temsil gücüyle orantılı bir baskı ve takip üretmiyor; yük, birkaç isim ve dönemsel çıkışlara sıkışıyor.

Buradaki problem “konuşma sayısı” değil; konuşmanın niteliği ve sürekliliği. Malatya’nın ihtiyacı; bir-iki oturumda hatırlanan başlıklar değil, bütçe kalemlerine, uygulama takvimine, denetime ve sonuç ölçümüne bağlanan sistematik bir temsil.

2) Deprem konutu anlatısı: “Teslim” var, şehir hayatı hâlâ normalleşemiyor

Deprem bölgesi genelinde teslimatlar, resmî hedeflerle birlikte duyuruluyor: Anadolu Ajansı’nın aktardığı bilgiye göre, Kasım 2025 itibarıyla teslim sayıları ve yıl sonu hedefi kamuoyuna açıklanmış durumda. 
Ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Eylül 2025’te “300 bininci afet konutu” anahtar teslimi törenine ilişkin duyurusunda Malatya’yı da özellikle işaret ediyor.

Malatya özelinde de somut teslim örnekleri var: Battalgazi Uçbağlar (Göztepe–Tandoğan) 39. Bölge için 662 konut, 62 dükkân ve 1 fırın anahtar teslim sürecinin başlatıldığı Valilik kaynaklı haber akışında yer aldı.

Ancak siyaset burada, teslim sayısını PR’a çevirirken şu soruları ısrarla sormuyor (ya da sorsa da sonuç alacak takibi kurmuyor):

Bu teslimatlar iskân, altyapı, ulaşım, okul–sağlık erişimi ve işyeri dönüşü ile birlikte mi ilerliyor?

Kura–teslim sonrası kaç hanede fiilî yerleşim var?

Ticaret alanları “bitti” denilen yerde kaç işletme gerçekten ciro üretebiliyor?

“Teslim” kelimesiyle “yaşamın normale dönüşmesi” aynı şey değil. Malatya’da asıl ihtiyaç, anahtar dağıtımı değil; işleyen bir şehir düzeni.

3) Ekonominin kalbi kayısı: Don vurdu, gelir riski büyüdü; Meclis refleksi zayıf

Malatya’nın sosyo-ekonomik omurgalarından biri kayısıdır. Resmî tarım raporlarında Malatya’nın üretimdeki ağırlığı ve 2025’teki don kaynaklı üretim düşüşü açıkça yazıyor: TEPGE’nin Temmuz 2025 raporu, 2025 tahminlerinde bir önceki yıla göre %65,1 azalışın “Malatya ve çevre illerdeki ilkbahar geç donlarından” kaynaklandığını belirtiyor.

Öte yandan ihracat tarafında Malatya Ticaret Borsası, sezon verilerini kamuoyuna duyuruyor: 74.774 ton kuru kayısı ihracatı karşılığı 377,371 milyon dolar gelir bilgisi paylaşılmış durumda.

Bu iki veri birlikte okunduğunda tablo şudur:

Üretim riski artıyor (iklim–don şoku).

Gelir, fiyat ve pazar dalgalanmalarına daha bağımlı hale geliyor.

Çiftçi ve ihracatçı için sigorta, kredi, destek ve vergi/finansman tasarımının önemi büyüyor.

Tam da bu noktada, “halkın vekili” diye haber yaptırmakla yetinen siyaset, Malatya’nın gerçek gündemine dönmek zorunda: tarım sigortası kapsamı, zarar telafisi, finansman maliyeti, ihracatçıya likidite, üreticiye borç yapılandırma. Bunlar fotoğrafla değil, bütçe ve mevzuatla çözülür.

4) Sanayi ve küçük esnaf: 714 işyeri kura ile dağıtılıyor; mesele “işe dönüş” ve sürdürülebilirlik

Malatya Valiliği, deprem sonrası tamamlanan 714 işyeri için 23 Ekim 2025’te kura çekimi yapıldığını duyurdu. 
Bu önemli bir adımdır; ancak siyaset yine aynı hataya düşüyor: “yapıldı–dağıtıldı” söylemiyle yetiniliyor. Oysa esas soru şudur:
Bu işletmelerin kaçında elektrik–su–ulaşım–müşteri akışı–tahsilat düzeni oturdu? Kaçı kredi/faiz baskısı altında kapanma riski taşıyor?

Malatya’da ekonomik toparlanma, yalnızca bina üretmekle değil, nakit akışını ve talebi geri getirmekle mümkündür.

5) Demografi ve göç baskısı: Nüfus verisi bile “normalleşme” iddiasını tek başına doğrulamıyor

Malatya Valiliği sitesinde yer alan ADNKS sonucuna göre, Malatya’nın nüfusu 31 Aralık 2024 itibarıyla 750.491 olarak veriliyor. 
Bu sayı tek başına “her şey yolunda” kanıtı değildir; çünkü deprem sonrası nüfus hareketi, geçici ikamet, ikinci adres, geri dönüş–yeniden göç gibi dinamikler içerir. İktidar milletvekilleri bu ayrıntıları konuşmak yerine, genellikle “genel tablo” cümleleriyle konuyu kapatıyor.

Sonuç: Malatya, “PR vekilliği” değil, “hesap veren temsil” istiyor

Malatyalı, sahada poz veren, sosyal medyada “halkın vekili” manşeti üreten değil; Ankara’da ödenek, takvim, ihale–teslim–iskân bütünlüğü, tarımsal zarar telafisi, esnafın finansmanı, kamu hizmetlerinin erişimi için kavga eden temsil görmek istiyor.

Bugün Malatya’nın ihtiyacı nettir:

  1. Deprem konutlarında “teslim” değil yaşanabilirlik göstergeleri (altyapı, ulaşım, okul, sağlık, işyeri).

  2. Kayısıda don şokuna karşı sigorta–destek–finansman paketi ve Meclis’te ısrarlı takip.

  3. Sanayi/esnaf için “kura” değil, işe dönüş ve sürdürülebilir ciro programı.

  4. Temsilin ölçüsü; afiş, ziyaret, paylaşım değil; TBMM’de somut sonuç üreten denetim ve bütçe performansıdır.

İktidar milletvekilleri için bu artık bir tercih değil, zorunluluktur: Malatya “sahipsiz” hissediyorsa, bunun sebebi deprem değil; deprem sonrası dönemde siyasetin önceliklerini yanlış kurmasıdır.

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bir Cevap Yazın