İznik’te Yüzyılların Hesabı Yeniden Açıldı
İznik’te Yüzyılların Hesabı Yeniden Açıldı
Papa’nın 2025 Türkiye Ziyaretine Sert Bir Türk Milliyetçisi Bakışı
Tarih sadece yazılan bir metin değildir; bazen sahneye dönüp aynı rolleri, aynı aktörlerle yeniden oynatır. 2025’te Papa Francis’in İznik’te yönettiği ayin, tam olarak böyledir:
Bin yıldır bitmeyen Haçlı aklının, modern diplomasi maskesi takmış hâli.
Papa’nın İznik çıkarması “barış ziyareti” diye sunulabilir; ama Türk milliyetçisi için bu ziyaret, başka bir harmoniyi anlatır:
Anadolu’nun kalbine yeniden haç dikme emeli.
1700 Yıllık Hesabın Dumanı Tükenmemişken
MS 325 İznik Konsili… Roma İmparatoru Konstantin, dağılmış imparatorluğu Hristiyanlık etrafında sıkıştırmak için 318 piskoposu aynı gölün kenarında topladı.
Konsilin görünen gündemi teolojik tartışmaydı;
gerçek gündemi ise siyasî hâkimiyetti.
İsa’nın “aynı özden” ilan edilmesi, sadece bir inanç kararı değildi;
Doğu kiliselerinin Roma’ya bağlanma fermanıydı.
Roma’nın imparatorluk aklı, dini siyaset için kullanmanın en etkili yöntem olduğunu o gün keşfetti.
1700 yıl sonra benzer sahnenin aynı topraklarda tekrar kurulması tesadüf değildir.
Bu, tarihin içinden taşıp gelen bir niyetin devamıdır.
İznik Ayini: Barış Masalı Altında Sembolik Bir İşgal
Papa’nın ayini yönettiği Koimesis Kilisesi’nin harabeleri, sadece birkaç taş yığını değildir.
Orası, Selçuklu’nun fethettiği, Osmanlı’nın camiye çevirdiği, Cumhuriyet’in müzeye dönüştürdüğü yerdir.
Bu mirasın sahibi Türk milletidir.
Fakat 2025’te Papa, o topraklarda ayin yöneterek şunu ilan etti:
“Burayı hatırlıyoruz. Burası bizim için yeniden kutsal.”
Latin duaları gölün kıyısından yükselirken verilen mesaj şuydu:
“Biz buradayız. Siz de bizi izleyin.”
Buna “barış” diyenler ya safdır ya da figüranlığı kabul etmiştir.
Ekümeniklik Oyunu: Lozan’a Açık Saldırı
Lozan’ın 40. maddesi hâlâ yürürlükte:
Fener Patriği ekümenik değildir; sadece İstanbul’daki Rum cemaatinin lideridir.
Ama İznik’te Papa ile yanyana durarak adeta şu ilan edildi:
“Ekümeniklik fiilen tanınmıştır.”
Bu ne demektir?
-
İstanbul’u Yeni Roma yapmaya hazırlamak,
-
Patrikhaneyi uluslararası bir siyasi aktör hâline getirmek,
-
Lozan’ın temel taşını gevşetmek,
-
Türk egemenliğini yumuşak güçle çevrelemek.
Bu, sadece bir protokol değil;
devletin temellerine atılmış ince bir dinamittir.
Batı’nın İki Yüzlü Hafızasını Türk Unutmaz
Tarih defteri ortadadır:
-
1204’te Haçlı Orduları İstanbul’u yakarken Papa “Tanrı’nın işi” dedi.
-
1919–22’de Yunan işgaline dualar Fener’den yükseldi.
-
6-7 Eylül 1955’in fitilini Rum lobileri ateşledi.
-
2000’lerden beri “ekümeniklik” dayatması, ABD ve AB’nin eliyle Türkiye’ye servis ediliyor.
Bugün Papa İznik’te ayin yapıyorsa, dünün devamıdır.
Hesap değişmedi; sadece sahne dekoru yenilendi.
Gazze Sessizliği: Vatikan’ın Gerçek Yüzü
Papa İznik’te “barış” derken, aynı anda Gazze’de çocuklar öldürülüyordu.
Vatikan bir cümle bile kurmadı.
Çünkü onların barış anlayışı şu:
Haçı tutan acıya sessizlik, hilali tutan acıya körlük.
Bu çifte standardı Türk milliyetçisi görür ve kaydeder.
Unutmaz.
Affetmez.
Türk Milliyetçisi Bu Toprakların Sahibidir
İznik’teki ayin Türk milliyetçisine bir kez daha şunu hatırlattı:
-
1071’de kapıyı Alparslan açtı.
-
1299’dan itibaren bu topraklar vatan oldu.
-
1453’te Fatih, İstanbul’u ebediyen mühürledi.
-
1923’te Atatürk, emperyalist projeleri Lozan masasında yırtıp attı.
Bugün kapıya dayanan bir Haçlı ordusu yok belki.
Ama diplomasi kılıfına sarılmış simgesel bir meydan okuma var.
Ve Türk milliyetçisinin cevabı nettir:
Türkiye ne Roma’nın ruhani hinterlandıdır, ne de Vatikan’ın teolojik oyun bahçesidir.
Son Söz
Papa geldi, ayin yaptı, mesajını verdi, gitti.
Ama Türk milleti, bin yıldır durduğu yerde duruyor:
Bu toprakların sahibi olarak.
Ve İznik Gölü şimdi sakin olabilir,
Ama altında yatan tarih bir gün yine konuşacak.
O gün geldiğinde, Türk milleti sözünü değil, iradesini ortaya koyacaktır.
Bu vatan ne dün Haçlılara kaldı, ne bugün papalara kalacak.
Bu vatan Türk’ündür, ebediyen Türk kalacaktır.