Gazeteci Güler Hazar Doğan’ın Gözünden Malatya’nın Su Krizi:

Gazeteci Güler Hazar Doğan’ın Gözünden Malatya’nın Su Krizi: “Haberin Değeri Değişti, Artık Su Verilecek Mahalleleri Açıklayın”
Gazeteci Güler Hazar Doğan, Malatya’nın gündemine oturan ve kent sakinlerini canından bezdiren su kesintilerini, alışılmışın dışında bir perspektifle ele alarak yönetime sert bir eleştiri yöneltiyor. Doğan’ın yazısı, sadece bir sorunu bildirmekle kalmıyor, aynı zamanda yönetimin başarısızlığını ve halkın çaresizliğini ironik bir dille gözler önüne seriyor. Ona göre, suyu ile meşhur bir kentin “Susuz Şehir” unvanı almasının sorumluları bellidir: Görev önceliklerini şaşırdığını iddia ettiği Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er ve MASKİ Genel Müdürü Sinan Çeçen.
Yönetim Anlayışına Sert Eleştiri: “Ben TOKİ’yim, TOKİ Benim”
Güler Hazar Doğan, analizinin merkezine Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’in yönetim anlayışını yerleştiriyor. Doğan’a göre Er, bir belediye başkanının asli görevleri olan altyapı ve temel hizmetleri yürütmek yerine, kendisini bir TOKİ yetkilisi gibi konumlandırıyor. “Ben TOKİ’yim, TOKİ benim” sloganıyla özetlediği bu durumu, kentin temel sorunlarının göz ardı edilmesinin ana nedeni olarak sunuyor. Doğan, bu “nev-i şahsına münhasır belediyecilik” anlayışının, Malatya gibi su kaynakları zengini bir şehri bile susuzluğa mahkûm ettiğini vurgulayarak, yönetimin önceliklerinin ne kadar yanlış belirlendiğini iddia ediyor.
MASKİ’nin Performansı: Deprem Sonrasından Bile Daha Kötü Bir Tablo
Doğan’ın kaleminden MASKİ ve Genel Müdürü Sinan Çeçen de sert eleştirilerden payını alıyor. Gazeteci, Çeçen yönetimindeki MASKİ’nin, 6 Şubat depremlerinin ardından geçen bir yıllık dönemden bile daha yoğun ve uzun süreli kesintilere imza attığını belirterek durumu dramatize ediyor. 8-12 saati bulan kesintilerin artık sıradanlaştığını ifade eden Doğan, MASKİ’yi “Büyükşehir Belediyesi’nden bağımsız küçük bir krallık” gibi hareket etmekle suçluyor. “Çok ama çok çalışıyoruz” şeklindeki propagandaların sahadaki gerçeklikle örtüşmediğini, bu durumun kentin su geleceği için karanlık bir tablo çizdiğini savunuyor.
Halkın Sesinden Yükselen İroni: “Kesintiyi Değil, Suyu Haber Yapın”
Güler Hazar Doğan’ın yazısını en güçlü kılan unsurlardan biri, halkın hissiyatını doğrudan yansıtmasıdır. “Vatandaş Bunu Konuşuyor” başlığı altında, Malatyalıların artık kesinti haberlerini kanıksadığını, hatta bu durumla alay etmeye başladığını aktarıyor. Doğan, halkın dilinden şu radikal öneriyi gündeme taşıyor:
“MASKİ bundan sonra artık su kesintisi yapılacak mahalleleri açıklayan bültenler yayınlamak yerine, su verilecek mahallelerin ismini yayınlasın. Çünkü, Malatya’da su verilen mahalle sayısı gün geçtikçe azalıyor… MASKİ’nin su kesintisinin bir haber değeri kalmadı; buna karşılık MASKİ’nin su vermesi ise artık ciddi anlamda haber değeri taşımaya başladı.”
Bu sözlerle Doğan, sorunun sadece teknik bir arıza olmaktan çıkıp, yönetimin tamamen kontrolü kaybettiği bir “yeni normal” haline geldiğini ve halkın umudunu yitirdiğini gözler önüne seriyor.
Sonuç: Yönetim Sınıfta Kaldı
Gazeteci Güler Hazar Doğan, yazısını net bir hükümle tamamlıyor: Türkiye’nin en temiz içme sularından birine sahip Malatya’nın kavurucu yaz sıcaklarında susuz kalması, Başkan Sami Er ve MASKİ Genel Müdürü Sinan Çeçen’in su yönetimi konusunda “sınıfta kaldığının” somut bir kanıtıdır. Doğan’ın analizi, mevcut yönetim anlayışının devam etmesi halinde Malatya’nın su geleceğinin büyük bir risk altında olduğu uyarısıyla son buluyor ve yönetimi, kentin en temel ihtiyacına öncelik vermeye çağırıyor.